9 Mayıs 2009 Cumartesi

İç Sesleri


Hepimizin çok fazla güvendiği dostlarımız olmuştur. Sırlarımızı paylaştığımız, dertleştiğimiz, beraber sevinip beraber üzüldüğümüz. Ama bazen öyle bir olay olur ki bu çok güvendiğimiz insanla bir anda açılıverir aramız, hiç anlam veremeyiz, bir anda dünyaya karşı büyük bir kin ve güvensizlik ile bakmaya başlarız. Burada yine Montaigne'den bir söz aklıma geliyor:

"Dostlarını, bir gün kendilerinden nefret edecekmiş gibi sev ve bir gün kendilerini sevecekmiş gibi nefret et."

Ama öyle dostlar var ki, onlar siz izin verdiğiniz müddetçe, onları dinlediğiniz sürece asla size ihanet etmezler. Onlar bizim iç seslerimizdir. Bize doğruyu ve yanlışı söylerler. Bazen hayatımızda bazı durumlarda kararsız kaldığımızda bize gitmemiz gereken yönü gösterirler. En önemlisi onlar bizi bizden bile iyi tanırlar ve asla yalan söylemezler, siz söylemediğiniz sürece, onları dinlediğiniz sürece. Peki dinlemezseniz ne olur? Size küserler, artık konuşmazlar, ve siz işte o zaman en değerli dostlarınızı kaybetmeye başlarsınız. Ama onlar kin tutmazlar, ne zamanki hatanızı anlayıp onlara yeniden gereken önemi verip dinlemeye başlarsanız onlar yeniden dönerler büyük bir sevinçle. Onların çok değişik isimleri vardır, bazen vicdan da deriz. Ama ben iç sesim demeyi tercih ediyorum ve bu sesleri ilahi bir boyuttan gelen fısıldamalar olarak görüyorum.

O kadar büyük bir kirlilik, gürültü ve yanlışlar içerisinde yaşıyoruz ki onlara yeteri kadar kulak veremiyoruz hatta çoğu zaman varlıklarından bile haberimiz olmuyor. Ben de bir insanım çok hatalar yaptım ve yapıyorum, bazen yönümü şaşırdım ve şaşırıyorum. Bazen keşke güvenebileceğim bir merci olsa danışsam demiştim. Öyle sıkıntıları vardır ki insanın, çok özeldirler, kimse ile paylaşılamazlar, kimsenin anlayacağı düşünülmez. Kendini yalnız hissedersin. İşte genelde o sesler böyle anlarda fısıldamaya başlarlar, eğer saf ve tertemiz niyetleriniz varsa, amacınız kötülük değilse, bu dünyada iyiliği bulmaksa amacınız, işte böyle bir anda içinizde bir şeyler duyarsınız. Öyle güzel bir sestir ki güven verir! İşte bu dersiniz, aradığım şey tam da bu. İşte yaşamım boyunca bu sesleri ilk duyduğum andan itibaren en fazla onları kaybetmekten korktum. Beni terketmelerinden ve bir daha hiç gelmemelerinden. Onlar benim için bir test oldular, bana ayar yapan testler. Ne zaman kayboldular hemen kendime baktım neyim yanlış olmaya başladı diye, sonra bulup düzelince yeniden geldiler ve huzur verdiler bana.

Dünya öylesine tehlikeli şeyler ile donatılmış ve süslenmiş ki! Öylesine oyalayıcı ve uyuşturucu ki! Onun kandırmacaları ile gözlerimiz bulanıyor, zihnimiz karışıyor. Şöyle bir çekilsek, kendimize zaman versek, hayatımıza baksak, içimize dönsek ve o sesleri arasak. Bir yerlerden sürekli fısıldanan o kutsal sesleri. Onları hiç kaybetmesek. Kaybedecek şeyler yapmasak. Onların gerçek değerini bir bilebilsek!!

Saygılarımla,
Deniz .....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder