21 Eylül 2009 Pazartesi

Tesadüf mü??

Ben tesadüflere hiç inanmıyorum. Bu hayatta hiçbir şeyin ama hiçbir şeyin tesadüf eseri olabileceğini düşünmüyorum. Attığımız adımlar, karşılaştığımız insanlar, başımıza gelenler hiçbiri tesadüf değil. Hepsi içinde bilgi barındıran mesajlar. Buna inandım inanalı hayata bakışım değişti, görüş alanım genişledi. Artık mesajlarla ilgileniyorum. Evrenden bize gönderilen mesajlarla. Yoksa onlara tesadüf deyip, öylece yolumuza devam edersek çok büyük fırsatları kaçırıveririz.

Bugün başınıza bir şey mi geldi? Üzerinde düşünün, bu bir tesadüf olamaz! Size mesaj var. Belki de mesaj kutunuz öylesine doldu ki! Farkında olmadan ve tabii okuyamadan doldurdunuz o kutuyu. Dünya öylesine çok oyalıyor ki bizleri boş işlerle! Kafalarımız öylesine karışık ki gündemimizle, gerçek olan bizi ihmal edip duruyoruz.

Bundan yıllar önce lise ve üniversite dönemimde düzenli olarak günlük tutuyordum. Zaten ben hep yazmayı çok sevdim. Arka planda güzel bir müzik eşliğinde ruhumla ve evrenle iletişime geçme fırsatıydı bu anlar benim için. Psikolojik seanslar gibi gelirdi ve beni çok rahatlatırdı. Bir sıkıntınız varsa eğer yazmanızı tavsiye ederim. Aklınıza gelen herşeyi yazın.

İşte geçenlerde yıllar önce yazdıklarımı hızlıca yeniden okudum ve içimde şimşekler çaktı. Geçmişimde geleceğim yani şu anım için ne kadar çok mesajlar bırakmışım! Geçmişte yaptıklarım ile şu anda olduklarım ne kadar da birbiri ile tutarlı. Ne kadar tesadüften uzak yaşadıklarım. Bizler unutuyoruz, hayatımızda yaşadıklarımızı unutuveriyoruz ve büyük resmi kaybediyoruz. Sonra tesadüf diyoruz. Evrende öyle müthiş bir zeka var ki! İnanın bana yeni doğmuş bir karıncanın hareketleri bile tesadüf değil. Herşeyin bir amacı var. Karınca şanslı çünkü onda düşünme gücü yok, egoları yok, ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor sadece ve amacına hizmet ediyor tüm saflığı ile. Ama bizde şu akıl yok mu! Onunla ne kadar da çok karıştırıyoruz ortalığı ve sonradan işin içinden çıkamıyoruz.

Burda kendi çapımda bir araştırmacıyım ben, hayatı araştırıyorum. Gerçekleri bulmaya çalışıyorum. Bana bunun için ne kadar süre verildiğini bilmiyorum ama bildiğim bir şey var o da bana bir süre verildiği. Amacım okumak, öğrenmek, bolca düşünmek ve faydalı olmak. Sadece bir karınca gibi saf olarak kendimi ifade etmek istiyorum evrene, bozulmadan ve tüm iyi niyetim ile. Bulduğum ve bana mutluluk getiren her şeyi paylaşmak istiyorum. Başka bir amacım yok. Ne ünlü ve zengin olmayı ne de başka bir şey! Ben sadece merak etmek ve öğrenmek istiyorum ve bana bırakılan mesajları bulmak ve okumak istiyorum. Bunun için zaman çok ama çok değerli ve dünyanın aklımı karıştırmasına izin vermemeliyim. Bu çok parçalı bir puzzle gibi ve bazen bizim resmimize ait olmayan parçalar gelip karışıveriyor ortalığa ve sonra bunu alıp resmimizin içinde onun yerini bulmaya çalışıyoruz. Ama bu sadece bir zaman kaybı oluyor. Bu yüzden farkında olmalıyız işte. Bazen de kendi puzzlemızı bırakıp başkalarının puzzlelarını yapmaya başlıyoruz. İşte bu yüzden farkında mıyız ortada bir puzzle olduğunun ve uğraştığımız puzzleın bizimki olduğunun ve parçaların doğru parçalar olduğunun!

Burada yeniden, hayran olduğum nasihatı paylaşmak istiyorum. Kendini Bil!!! Bu nasihat sihirli bir kutu gibi, ne zaman içini açsam farklı şeyler öğretiyor bana ve her defasında daha çok içimdekilere odaklanmamı sağlıyor. Çünkü biliyorum ki dünyam böyle çünkü ben böyleyim. Etrafımda olup biten herşeyin sorumlusu sadece benim. Suçlu benim. Anahtar sadece benim. Madem öyle herşeyi daha güzel kılma gücü de benim elimde. Bu bir ayna gibi. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, önce kendimizi değiştirmek zorundayız. Zihinlerimizden geçen düşünceleri, alışkanlıklarımızı, bağımlılıklarımızı yani kısaca her şeyi!

Saygılarımla,
Deniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder